“Sarılmanın bizi iyi hissettirdiğini hepimiz deneyimlemişizdir, peki bir de bunun bilimsel nedenlerine bakmaya ne dersiniz?
Yapılan bir çalışmada, araştırmacılar 20 katılımcıda iğne batması benzeri ağrı hissi oluşturmak için bir lazer kullanıyorlar. Katılımcılar kollarını kavuşturduklarında (kendinize sarılırken kollarınızı çaprazlamanıza benzer şekilde), daha az ağrı yaşadıklarını bildiriyorlar. (Gallace, Torta, Moseley, Iannetti, 2011) 2015’te yapılmış bir araştırma ise, yatıştırıcı dokunuşla salınan oksitosin hormonunun ağrı kesmede rol oynayabileceğini öne sürüyor. (Goodin, Ness & Robbins, 2015) Ayrıca bir başka araştırma ise daha çok sarılan kişilerin daha yüksek oksitosin seviyesine sahip olduğunu söylüyor. (Paramabandhu, 2017) Dokunmak, hatta kendi dokunuşunuz bile, vücudunuzdaki kortizol (stress hormonu) seviyesini düşürüyor ve rahatlamaya yardımcı oluyor. (Asadollahi, Jabraeili, Mahallei, Jafarabadi, & Ebrahimi, 2016). O yüzden, kendinize sarılmak da aynı şekilde bu rahatlık ve güvenlik duygularını çoğaltabiliyor. Başka birine sarılamadığınız durumlarda bunu bir kurtarıcı olarak düşünebilirsiniz! Yapılan çalışmalara göre, dokunmak gibi öz-şefkat deneyimlemek de vücuttaki kortizol seviyesini düşürüyor ve genel iyi olma halini (well-being) artırıyor. Öz-şefkati artırmanın bir yolu ise yine kendinize sarılmaktan geçiyor! Önde gelen öz-şefkat araştırmacısı Kristin Neff’in çalışmaları, kendimizi kucaklamanın, okşamanın ve fiziksel olarak rahatlatmanın, sevgi duygumuzu ve kendimize karşı sevecenliğimizi artırdığını kanıtlıyor. (Neff, 2015) Araştırmalar öyle gösteriyor ki, sevdiklerimize ve kendimize sarılmamız için birçok sebep var. O yüzden bugünün özel önerisi, pandemi el verdikçe, bol bol sarılmak!
Dünya Sarılma Gününüz kutlu olsun!”
Monroe CM. The Effects of Therapeutic Touch on Pain. Journal of Holistic Nursing. 2009;27(2):85-92.
Doi:10.1177/0898010108327213
Çev. Dilara Güner