Yrd Doç Dr Yudum Akyıl- Uzm Psk Tuğçe Bağcı
(Çift ve Aile Terapileri Derneği (ÇATED) Araştırma Komitesi)
Patlayan bombaların ve terör saldırılarının ardı arkasının kesilmediği şu günlerde, korku ve tedirginliği hem çevremizde, hem ailemizde hem de içimizde deneyimliyoruz. Gerek televizyonlardan, gerekse gazete ve sosyal medya üzerinden her türlü (doğru ve yanlış) bilgiyi duyuyor, görüyor ya da tanık oluyoruz. Aile sohbetlerinde, iş yerinde ya da sokakta farkında olarak ya da olmadan maruz kaldığımız bu ortam hem bireysel hem de ilişkisel sorunlar yaşamamıza sebep oluyor. Bu tarz bir ortam içinde deneyimleyebileceğimiz tepkilerin bazıları aşağıdaki gibidir.
Bireysel Tepkiler:
• Aynı olayı yeniden oluyormuş gibi hissetmek, tekrarlayan rahatsız edici düşünce, görüntü ve sesleri zihninizden silememek
• Kaygı, endişe ve öfke
• Yeme ve uyku düzeninde bozulma
• Kas ve baş ağrısı gibi fizyolojik tepkiler
• Yorgunluk, huzursuzluk, konsantrasyon eksikliği
• Hissizlik, kendi duygularınıza yabancılaşma
• Kişilerden, mekânlardan ve etkinliklerden uzak kalmak isteği
• Değersizlik ve umutsuzluk
Ailesel/İlişkisel Tepkiler:
• Evdeki yetişkinlerin gösterdiği yoğun ve sık olumsuz tepkiler, çocuklarda da kaygı ve endişeye yol açar, tüm ailede gerginlik ve kaygı ortamı oluşur.
• Yetişkinler bazen çocuğu korumak adına, duygularını bastırır ya da yok sayar. Bu yok sayma hali ve üzeri kapanan duygular, en başta, bireyi, çocukları ve aileyi koruyarak yapmaları gereken işlere odaklanmalarını sağlarken, zamanla, ailedeki diğer sırlar gibi, bilinmezlik yarattığı için kaygıyı artırır.
• Güvende hissetme ihtiyacı, hayalkırıklıkları, geleceğe karşı endişeler ifade edilmediğinde, zamanla farklı davranış ya da semptomlarla ortaya çıkabilir. Örneğin, çocukların davranışlarına karşı toleransın düşmesi ya da eş ilişkisinde duygusal uzaklaşma yaşanabilir.
• Öfkelenen ya da duygusal kopma yaşayan bireyin davranışlarının gerçek sebebi bilinmediğinde, diğer kişiler de ona tepkisel davranır ve ailede sağlıksız bir döngü ortaya çıkar.
• Ebeveynler çocukları koruma içgüdüsüyle, kendilerine ve ilişkilerine daha az zaman ayırmaya başlayabilirler. Eş ilişkisinin arka plana atılması, ailenin hiyerarşik yapısını bozar, çocuklara ihtiyaçları olmayan ve taşıyamayacakları bir güç verir.
• Zor hayat olayları karşısında, ailenin yapısında bazı değişiklikler olabilir. Bu değişikliklerin bir kısmı ailenin ayakta kalması için gereklidir (dışarıda yapılacak aktivitelerle ilgili daha fazla kural konması). Ancak bu değişimler aşırı olduğunda, aileyi olumsuz etkiler. Kurallar aşırı şekilde katılaşır (evden çıkmanın tamamen yasaklanması) , ya da tam tersi kuralsızlık (yeme, yatma saatlerinin esnemesi) hakim olur.
• Ailenin anlam sistemi, ortak hedef ve hayalleri, bağlılıkları zedelenebilir.
Bireysel ve ailesel/ilişkisel olarak ortaya çıkabilecek bu tepkilere karşılık yapılabileceklerden bazıları şunlardır:
– Duyguları İfade Etmek: Duyguları bastırmadan, sağlıklı bir şekilde ifade edebilmek, hem bireysel tepkileri dengeler, hem de ilişkilerin yıpranmasını engeller. Kendinizi ifade ederken karşıdakini suçlamadan ihtiyacınızı dile getirmeye çalışın.
– Size Özgü Başa Çıkma Yöntemlerini Kullanmak: Daha önce yaşamış olduğunuz olumsuz olaylardan çıkmanıza yardımcı olan başa çıkma yöntemlerinizi hatırlayın. Kaygınızı azaltmak için size ne iyi gelmişti? Bazıları birkaç saat yalnız kalmaktan, bazıları nefes egzersizlerinden, bazıları arkadaşları ya da aileleri ile vakit geçirmekten güç aldıklarını söyler. Size iyi gelen ve endişelerinizi azaltan şeyleri yapın.
– Sağ Beyni Kullanmak: Sanatla uğraşmak, dans etmek, oyun oynamak travmanın etkilerini iyileştirici özelliğe sahiptir. Yalnız başınıza, arkadaşlarınızla ya da ailenizle düşünmeyi gerektirmeyen aktiviteler yapın.
– Kişilerarası Farklılıklara Saygı Göstermek: Ailede her bireyin bu tip durumlarla başa çıkma yöntemi farklı olabilir. Bu farklılıklar bazen yanlış anlaşılmalara yol açar. Birinin haberlerden uzak kalma ihtiyacı diğeri tarafından umursamazlık olarak algılanabilir. Herkesin daha sakin olduğu bir zamanda, bir araya gelerek olay sonrasındaki tepkilerinizi, ihtiyaçlarınızı konuşun. Size neyin iyi geldiğini, neyin kaygınızı artırdığını yakınınızdakiler bilsin.
– Ortak Bir Hikaye Oluşturmak:Olumsuz yaşam olaylarına, aile olarak bir anlam vermek, ortak bir hikaye oluşturmak, aileyi ve bireylerinin dayanıklılığını artırır. Yaşananlarla ilgili sebepleri, çözüm yollarını, aileniz ve yaşadığınız çevre açısıdan anlamını, sizi bu olaylar karşısında güçlü tutacak kaynaklarınızı, geleceğe dair umut ve hayallerinizi, bu hayaller doğrultusunda atabileceğiniz en küçük adımları konuşun. Bu konuşmaları çocuklarınızın gelişimsel düzeyine göre, anlayabilecekleri bir dilde yapın.
– Aile Değerlerinizin Altını Çizmek: Unutmayın, her olumsuz olay, sizin ve aileniz için çok önemli değerleri ortaya çıkarır (barış, insan hakları, adalet, dayanışma, vs). Bu değerlerizin neler olduğunu konuşun, hatta yazın. Yaşanan travmatik olayların sizin değerlerinizle nasıl çatıştığını tartışın. Bu değerleri kendi aileniz ve çevrenizde nasıl koruyabileceğinizle ilgili yollar bulun.
– Birlikte Olmak: Toplumu etkileyen olaylarda kendi küçük toplumunuzdan sosyal destek almak yaşadığınız korkuları azaltmanızda son derece önemlidir. Arkadaşlarınız ve ailenizle birlikte olun. Aynı kaygıları yaşayan başkalarının olması yalnız olmadığınızı fark etmenize yardımcı olacaktır. Bu görüşmelerde, kaygılarınız dışında da sohbet etmeyi ihmal etmeyin. Ailecek konuşacak evde ya da dışarıda, teknolojiden uzak zamanlar belirleyin.
– Acil Eylem Planı Oluşturmak: Gelecekte yaşanması muhtemel benzer olaylar için acil eylem planı oluşturun. Kötü bir olay yaşandıktan ya da yaşandığının haberini aldıktan sonra nasıl hareket edeceğinizi bilmek sizi hazırlıklı ve kararlı yapar, belirsizliğe ve kaosa düşmenizi önler. Örneğin, anne olarak kendinizi tükenmiş hissettiğinizde annenizle konuşarak böyle bir durumda bir süreliğine çocukların bakımından sorumlu olabileceği konusunda anlaşmaya varın. Bu plandan bilmesi gerektiği kadarını çocuğunuzla da paylaşın.
– Sağlıklı Rutinlere Devam Etmek: Günlük, alışılagelmiş rutinler, hem kişi hem de aile için taşıyıcı kolon görevi görür. Pazar kahvaltısı, film gecesi, uyku öncesi kitap okumak gibi aktiviteleri sürdürmek, yaşanan olaylar sonucunda birçok şey değişmiş olsa da değişmeyen, yolunda giden şeyler olduğu mesajını verir.
– Gerçekçi Kurallar Koymak: Korkunun sıklıkla yaşandığı durumlarda gelecek için endişelenmeniz, gelecekte yaşayacak çocuğunuzun hayatı için kaygı duymanız oldukça anlamlıdır. Bu sebeple çocuğunuzun hayatını kontrol etmeye çalışabilirsiniz. Ancak, bu, çocuğunuzun kaygı hissini artırabileceği gibi özellikle ergenlik çağındaki çocuklarınız için kısıtlanmışlık hissine sebep olabilir. Yakın olduğunuz biriyle hangi kural ve önlemlerin gerçekçi, hangilerinin aşırı olabileceği konusunda konuşun. Evin büyükleri olarak kurallar konusunda anlaşmaya varın.
– Önemli Kararları Ertelemek: Hayatınızla ilgili işten ayrılma, boşanma gibi önemli kararları, eğer bir aciliyeti yoksa, korkularınızın daha hafiflediği bir zamana ertelemeye çalışın.
– Sadece “Elinizden Geleni” Yapmak: Böylesi bir ruh halinde tamamen umutsuzluğa kapılmak ya da her şeyi iyileştirmek için fazlaca sorumluluk almak yararlı olmayacaktır. Bu sebeple öncelikle kişisel olarak sonrasında ise ebeveynler olarak neler yapılabileceğini düşünmek ve “elinizden geleni” yapmaya çalışmak yeterlidir.
Travmatik olaylar her kişiyi ve aileyi farklı şekillerde etkiler. Tüm bu bireysel ve ilişkisel tepkiler, sizin olağandışı olaylara verdiğiniz olağan tepkilerdir ve yoğunluğunun azalması birkaç ay sürebilir. Bu süreçte, kendinizi ve yakınlarınızı gözlemleyerek tepkilerinizi fark etmek ve buna göre önlemler almak önemlidir. Eğer kaygı ve endişeleriniz olay yaşandıktan birkaç ay sonrasında hala aynı canlılıkla duruyor/artıyorsa; duygu ve düşüncelerinize dağılıyor, bedensel şikâyetleriniz devam ediyorsa; yeme ve/veya uyku düzeniniz işinizde ve günlük hayatınızda işlevselliğinize engel oluyorsa mutlaka bir uzmandan yardım alın. Özellikle yaşadığınız sorunun ilişkilerinizi etkilediğini düşünüyorsanız bir Çift ve Aile Terapisti’ne başvurun.
