Dünya Kadınlar Günü’ne kaynaklık eden çeşitli olaylardan söz ediliyor. Bunlardan biri 1917 yılında Şubat Devrimi’ni başlatan kadın yürüyüşü olarak düşünülürken; diğeri ise 1908’de kadın işçilerin öncülüğünde sendikal haklar ve kadınlara oy hakkı talepleriyle düzenlenen miting olarak düşünülüyor. Ülkemizdeyse ilk kez 1921 yılında kutlanmaya başlanıyor. Kadınların haklarını kazanma adına çalışmaları artarken, kadın araştırmaları da önemini korumaya Devamı
“İltifatın yalnızca güzel bir özelliğe sahip olmasıyla değil, aynı zamanda dayanışmayı pekiştirici olması nedeniyle sosyal bir bağlayıcı olarak da tanımlanabilir. Buradan yola çıkarak, Baş (2021) iltifatların nasıl algılandığını ve bu algılanma şeklinin yaşa, kültüre ve büyüme şekillerine bağlı değişimini incelemiştir. Türkiye’deki üniversite öğrencilerinin arasında iltifat karşılıklarının kullanımındaki farklılıkları incelemek amacıyla, farklı bölümlerde öğrenim gören 18-24 Devamı
“Sevgililer Günü, dünyanın birçok yerinde 14 Şubat’ta kutlanan, çiftlere aşklarını ve bağlılıklarını itiraf etmeleri için güzel ve çarpıcı fırsatlar sunan bir gündür. Bu özel günde, gül alışverişlerinin ve kalp şeklindeki çikolataların sıklıkla alındığına, çiftlerin birbirleri için okuduğu aşk şiirlerine hatta nişan yüzüklerinin alınıp evlilik tekliflerinin edildiğine bunun sonucunda da ilişkilerini güçlendirdiklerine tanıklık etmiş olabiliriz. Yapılan Devamı
“Sarılmanın bizi iyi hissettirdiğini hepimiz deneyimlemişizdir, peki bir de bunun bilimsel nedenlerine bakmaya ne dersiniz? Yapılan bir çalışmada, araştırmacılar 20 katılımcıda iğne batması benzeri ağrı hissi oluşturmak için bir lazer kullanıyorlar. Katılımcılar kollarını kavuşturduklarında (kendinize sarılırken kollarınızı çaprazlamanıza benzer şekilde), daha az ağrı yaşadıklarını bildiriyorlar. (Gallace, Torta, Moseley, Iannetti, 2011) 2015’te yapılmış bir araştırma ise, Devamı
“Yıllardır yapılan araştırmalar, bireylerin mevcut durumlara (“”statüko önyargısı””) bağlı kaldığını ve onlara daha fazla değer verdiğini gösteriyor. Bu çalışma, eş seçiminde ödünleşmeler bağlamında statüko tercihini araştıran ilk çalışmadır. Yedi çalışmada toplam 1.567 katılımcı belirli bir dizi özelliğe sahip (örneğin, yüksek güvenilirlik, düşük çekicilik) mevcut bir partnerle kalmayı mı yoksa zıt özelliklere sahip alternatif bir partnere Devamı
“Bağlanma üzerine çalışan araştırmacılar; anne duyarlılığının çocuklardaki güvenli bağlanmanın en önemli öncüllerinden biri olduğunu ortaya koymaktadır. Hatta araştırmalara göre; anne duyarlılığında görülen bazı farklılıklar, kültüre özgü sosyalleşme hedeflerini yansıtıyor. Bireyci kültürlerde, duyarlı davranışların çocuğu bağımsızlığa ve keşfetmeye yönelttiği görülürken; toplulukçu kültürlerde, duygusal yakınlığın, anne-çocuk arasındaki karşılıklılığa yönelttiği görülüyor. Buna karşın Türkiye’de ise; kontrolcü davranışların ilgi Devamı
Hou 2020 yılında yaptığı araştırmada; aile içi şiddetin, çocukların bağlanma stilleri üzerindeki etkisini incelemiş ve yarattığı olumsuz etkileri vurgulamıştır. Bununla birlikte, aile içi şiddetin oluşturabileceği etkilerin doğum öncesinde de görülebileceğini savunmuştur. Hamilelik sırasında şiddet ile karşılaşan gebelerde, erken veya düşük ağırlıklı doğumla beraber kortizol seviyesinin yükselmesi görülebilir. Kortizol seviyesinin yükselmesi de çocukların davranışsal gelişiminde değişimlere Devamı
Ruffieux ve arkadaşları (2014) ilişki memnuniyetini ve istikrarını öngören faktörleri incelemek üzere 10 yıl süren boylamsal bir çalışma gerçekleştirmişlerdir. Avrupa’daki çiftler ile gerçekleşen bu araştırmada; iletişim davranışının, stres düzeyinin, fiziksel ve psikolojik anlamda iyi olma halinin, bireysel ve ikili başa çıkma becerilerinin, uzun süreli ilişki memnuniyetini ve ilişki istikrarını öngören etkenler olduğu görülmüştür. Cinsiyete Devamı
2019 yılında Amerika’da yapılan bir araştırmada çiftlerin bağışlayıcılık ve öz şefkat oranı ile evlilik tatmini arasında ilişki incelenmiştir. Çiftlerin evlilik tatmini katılımcıların ilişkideki bireysel mutluluk düzeyini, öz şefkat ise katılımcıların kendilerine karşı sevgi ve şefkat seviyesini ölçmek üzere kullanılmıştır. Üçüncü olarak ise, katılımcıların eşlerine ve ailelerine karşı bağışlayıcılık düzeyi incelenmiştir. Bu doğrultuda, 1-10 yıllık Devamı
Dünya Sağlık Örgütü (2014) verilerine göre dünya çapındaki hamilelerinin yaklaşık %10’u depresyon ve kaygı bozukluğu başta olmak üzere bir ruh sağlığı sorunu deneyimlemektedirler. Deneyimlenen ruh sağlığı sorunları erken doğum ve doğum sonrası depresyonu riskini arttırdığı gibi, çocuk gelişimini ve anne-yeni doğan arasında kurulan bağın sağlığını da etkileyebilmekte. Hamileliğinin ikinci ve üçüncü üç aylık dönemindeki 200 Devamı